kestirmek — i 1) Kesme işini yaptırmak 2) Akıl yolu ile gerçeğe yakın bir yargıya varmak, tahmin etmek Ben bu kadar şeyi kestiremez miyim? M. Ş. Esendal 3) Kesilmesini sağlamak, kesilmesine yol açmak Bebeğin sütünü limon sıkarak kestirdi. 4) Karar vermek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dalak kestirmek — hlk. sıtmadan büyümüş dalağı eski bir yöntemle tedavi ettirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
şekeri kestirmek — şeker şerbetine, limon suyu veya limon tuzu katarak kaynatıp koyulaşmasını sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yem kestirmek — yolda durup hayvanlara yem yedirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çivi kestirmek — tkz. çok üşütmek Misafirlerimize trende çivi kestirmekte mana yok. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
uyku kestirmek — kısa bir süre uyumak Ben de bu sayede biraz uyku kestirip kuvvetimi telafi ettim. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözüne kestirmek — 1) başarabileceğini ummak 2) zevkine uygun bulmak, hoşlanmak Dam olarak beni gözüne kestirdiği anlaşılıyordu. R. N. Güntekin 3) uygun bulmak, elverişli görmek Kayaların gözüme kestirdiğim bir yerinden aşağı inmeye başladım. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
köstek kestirmek — yürümeye başlayan çocuğun ayaklarının arasına bağlanan … Beypazari ağzindan sözcükler
kestürmek — kestirmek II, 195 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
sıturmak — kestirmek, kıydırmak, kırdırmak. III, 187 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
TAHSİM — Kestirmek. * Dağılmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük